13 Ekim 2015 Salı

AKP VE ERGENEKON NEDEN YARGILANMALI? (1)

Bu yazı 19 Eylül 2015 tarihinde Yeniyön.tv de yayınlanan köşe yazısıdır.


AKP ve Ergenekon meselesini ülkemizin geleceği adına çok önemsiyorum. Yazılarımda AKP ve adâlet konusuna sıklıkla değiniyorum. ‘’AK Parti ve Adâletin Geldiği Nokta!’, ‘AK Parti ve Adâlet Prizması’ ve ‘AK Parti Yargılanır mı?’ başlıklı yazılarda AKP’nin adâlet sistemine müdâhalelerine ve bunun zararlarına temas ettim. Bir önceki, ‘AKP, Ergenekon ve Kaybolan Yıllar!’ başlıklı yazı ile de bugünkü konuya bir zemin oluşturdum. AKP ve onun şimdilerde iş birliği yaptığı Ergenekon yapılanmasının ülkemize nelere mâl olduğuna ve gelecekte kaç neslin daha ziyan olmasına neden olacağına değindim.

Ülkemizin ve gelecek nesillerin kurtarılması adına, toplum olarak, ‘AKP ve Ergenekon neden yargılanmalı?’ sorusunu her boyutuyla tartışmamız gerekiyor. Zîra bir toplumun hayatında bâzan öyle kader-denk dönemler olur ki; böyle zamanlarda adâletin neden tecelli etmesi gerektiği, nasıl (hangi şekilde) tecelli edeceğinden daha önemli bir hâl alır. Şu an ülkemizin yaşadığı süreç tam da böyle bir aşamada olduğumuzu gösteriyor. Roma, Endülüs, Emevîler ve tarihte benzeri bir çok kavim ve imparatorluk adâletten sapan, zulme bulaşan ve adâletin boşalttığı alanda gittikçe şımaran fertleri, zenginleri ve yöneticileri sayesinde yok oldular. Kur’ân’da değişik âyetlerde ferahlık ve zenginlikten dolayı şımaran ve adâletten sapıp zulme bulaşan topluluklardan ve o toplumların şımarmış, azmış fertlerinden bahsedilir; meselâ helâk edilen Âd kavmi bunlardandır. Bunun için illâki mûcizevî bir ilâhî cezânın tecelli etmesi de gerekmez. Sebepler bazında bir toplumun kendi kendini tüketmesi ya da düşman güçler karşısında yenilmesi zâten bu tür iç hastalıkların bünyeyi kemirip bitirmiş olmasından dolayıdır.

İttihad ve Terakki ile neredeyse iki asırdır ülkenin kaderine hükmeden derin Gladyo, Ergenekon yapılanması ile düzeni içten kemirmeye devam ediyordu. Toplumu nasıl parçalayıp yönettiğini, onu felce uğrattığını geçen yazıda ele almıştık. AKP ile gelinen noktada ise zulüm sadece deri değiştirdi. ‘Parmağımda tek bu yüzük var’; ‘sadece kefenimizle yola çıktık’ diyen insanlar bir anda ulaştıkları müthiş güç ve gelir kaynaklarının ve hızlı zenginliğin sarhoşu oldular ve bir takım suçlara bulaştılar. Mızrak çuvala sığmayıp 17-25 Aralık’ta çuvalı delince de bulaştığı suçların ortaya saçılmaması için büyük bir yaygara ile insanların dikkatini dağıtmaya çalışan AKP, hukuk sistemini ve devletin tüm aygıtlarını adetâ katletmeye başladı.

Ergenekon yargılanmıştı ancak AKP, kendisini kurtarma adına bu derin örgütlenmenin tutuklanan fertlerini salıverdi. Ülke tekrar anarşiye teslim oldu. Bu bağlamda AKP ve Ergenekon örgütlenmesi neden (tekrar) yargılanmalı sorusunu cevaplayalım:
  1. Devlet içinde asıl ‘paralel’ örgütlenmeyi gerçekleştirip hiyerarşiyi bozdukları için
  2. Devlet kurumlarını ve memurlarını rüşvet, terfî, korku, tehdit, baskı vb. hukuksuz uygulamalarla kanunsuz işlerin içine çektikleri için
  3. Devlet kademelerinde fişlemeyi olağanlaştırdıkları ve bunları terfî, temizlik gibi uygulamalarda kanun dışı şekilde kullandıkları için
  4. Adâlet sistemini keyfî ve bireysel baskılama yöntemleri ile rayından çıkardıkları için
  5. Halkın devlet kurumlarına, liderlerine ve adâlet sistemine olan güvenlerini sarstıkları için
  6. Halk arasına kin ve nefret tohumları saçtıkları ve bu uğurda her türlü kanunsuz uygulamaya tevessül ettikleri için
  7. Cinâyetler işledikleri ve ölümlere sebep oldukları için (Mumcu, Hablemitoğlu, Rahip Santaro, Dink, Muhsin Yazıcıoğlu, eylemlerde ölen vatandaşlar; hatta şehit asker ve polisler…)
  8. Yargısız infâzlar, kanunsuz sorgulamalar ve sorgularda kaybolan insanlar olduğu için
  9. Asit kuyularına masum insanlar atıldığı için
  10. MİT adı altında provakasyonlar tertipleyip Kürt ve Alevî ayaklanmaları çıkarılmaya çalışıldığı için
  11. Devlet kurumları kaçakçılık, rüşvet, kara para aklama, öldürme, teröre destek gibi suçlara bulaştırıldığı için
  12. Adâlet sadece rakip siyasî görüşleri ve fakirleri döven bir tokmak yapıldığı, elit kesime dokundurulmadığı için
  13. Devlet memurları ve seçilmişler görevlerini küstahça kötüye kullandıkları ve bunu çok rahatlıkla yapar hale geldikleri için
  14. Cumhurbaşkanı anayasal suçlar işleyerek görevini kötüye kullanabildiği ve buna ses çıkarılamaz duruma gelindiği için
  15. Seçilmiş bir hükümet, meclisten ve ordudan bile gizli olarak PKK-KCK terörü ile garantör İngilizlerin önünde gizli bir antlaşma yapabildiği için
  16. Seçilmiş bir hükümet komşu ülkemizdeki bir terör örgütüne yardım ve yataklık yapar hale geldiği ve devleti ‘teröre destek veren ülkeler’ noktasına getirdiği için
  17. Belediyeler ve birçok devlet kurumu artık münferit olmaktan bile çıkıp sistematik rüşvet ve talan merkezleri haline getirildikleri için
  18. Lâik ve demokratik bir devlet sakıncalı ve yanlış fetvâlar ile soyulduğu ve bu uğurda siyasî ve karakter cinayetleri rahatlıkla işlenebilir hale geldiği için
  19. Devlet memurları, savcılar ve bürokrasi suçu görüp parmağını bile oynatamayacak hale getirildiği için
  20. Bazı devlet memurları ‘teftiş’ adı altında rakip görülen insanların müesseselerini basan bir suç örgütü haline dönüştürüldüğü için
  21. Kişisel hak ve özgürlükler bir kişinin emriyle talan edildiği, bir kişiye ‘paralel’, ‘yobaz’, ‘dinci’, ‘Alevî’, ‘şucu-bucu’ demenin devletten ihracına yettiği için
  22. Halkın önemli bir kesimi hergün Cumhurbaşkanı, hükümet ve parti yetkilileri tarafından duygusal tâcize mâruz bırakıldığı ve bu; ‘cadı avı’ olarak îlân edilerek hükümet politikası haline getirildiği için
  23. Örtülü ödenekler büyük bir soygun ve bir partinin gelir ve propaganda kaynağı haline getirildiği için…
  24. Usülsüz yöntemlerle halkın milyarlarca doları partili bireylere aktarıldığı ve doğal kaynakları sistematik olarak talan edildiği için…
Maddeler artırılabilir. Tüm bu suçlar yukarıda resmettiğim gibi, şımaran bir kesimin kanunsuzluk ve zulmü alenileştirmesine yol açarak toplumu helâk eder; devlet sistemini temelden dinamitler ve adâleti katleder. İşte bu hayâtî nedenlerle AKP ve Ergenekon örgütlenmeleri bir an önce çözülmeli ve en ciddî şekilde yargılanmalıdırlar. Konunun devletin bekasına ve İslâm’a bakan yönleri ile devam edecek, meseleyi hukûkî, ahlâkî ve vicdânî boyutlarıyla değerlendirmeye devam edeceğiz.