1 Temmuz 2007 Pazar

SEÇİM ÖNCESİ APO POLEMİĞİ

2007 Genel Seçimlerine yaklaştığımız şu günlerde, MHP ile AKP arasında ilginç bir Apo polemiği yaşandığına şahit oluyoruz. Elbette tartışmayı başlatan taraf sayın Bahçeli. Bir önceki seçime nazaran oy kaybetmeyip aksine oylarını sürekli artıran bir parti konumunda AKP. Şahsen, yaptığı icraatları pazarlamada çok yetersiz buluyorum AKP'yi. Buna rağmen oylarını artırmada en önemli katkıyı hasımları, muhalefet ve anamuhalefet partileri yapıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde AKP'ye uygulanan çifte standardın halkı AKP çizgisine yaklaştırmasını saymazsak bu grupların AKP ile yaşadıkları polemikler de AKP'nin işine yarıyor. Yukarida bahsettiğim yeni Apo çekişmesi de bunlardan biri. Maalesef MHP lideri Bahçeli bunu seçim sonuçları açıklandığında yakinen idrak edecek. Şimdi Bahçeli'nin Erzurum mitinginde bir şov ile süslemeyi de ihmal etmediği bu tartışmanın detaylarına geçelim.

Adı geçen mitingde Bahçeli, AKP'ye şöyle yükleniyor: ''Öcalan'ı neden asamadınız? Yoksa asacak ip mi bulamıyorsun?'' (Zaman, 1 Temmuz 2007). Ardından da ''Al sana ip, as'' diyerek elindeki ipi göstererek şovunu tamamlıyor. Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan bu sataşmaya cevap vermekte geç kalmadılar tabiki ve haklı olarak Bahçeliye önemli bir hatırlatmada bulundular.MHP lideri bir kaç gün evvel de aynı sataşmayı yaptığında, o dönemi ben de çok iyi hatırladığımdan dolayı, Gül ve Erdoğan'ın verdikleri tepkinin aynısını vermiştim.

Apo asılmadı ya da asılamadı ise bu MHP'nin bir önceki koalisyon hükümeti sırasında gerçekleşti. Üstlelik ABD Apo'yu teslim ettiğinde hem DSP hem de MHP bunu çok önemli bir seçim malzemesi olarak kullanmış, milliyetçi duyguları yüksek olan halkımız MHP'yi hiç ummadığı bir oy oranı ile meclise taşımıştı. MHP'nin ve dönemin hükümetinin Apo'yu asmaları için üzerlerinde bir sorumluluk vardı. Ancak, teslim sırasında ortaya konan asmama şartları onların hareket alanlarını kısıtlamış, bu gizli antlaşmanın ve baskının bir neticesi olarak ta idam cezasını kaldırma yönünde gerekli adımları atmaktan da geri durmamıştı dönemin koalisyon hükümeti. MHP her ne kadar red oyu verdi ise de Apo'nun asılmaması üstelik de idam cezasının kaldırılması karşısında onurlu davranmalı ve koalisyon hükümetinden ayrılmalı idi. Ancak kendileri bütün bu süreci büyük bir sessizlik ve pasiflik içerisinde takip ettiler. Buğz dahi ettiklerini hatırlamıyorum. Bazı ülkücülerin şimdilerde (tabi ki gene seçim öncesinde) yaptıkları gibi o zamanlar şehit cenazelerine gidip slogan attiklarını da hatırlamıyorum.

Söz bu dönemden açılmışken bir noktanın daha altını çizmekte yarar var. Aynı MHP yönetimi başörtüsü sorununu çözeceğini de vaad etmişti vatandaşlara. Ancak 28 Şubat'ın organizatörleri bu ülkede dindarları ezecek bazı uygulamalara imza atarken MHP yönetimi sessizliğini korumuştu. Sayın Bahçeli'nin karar alınırken ben Mecliste değildim mesajı veren yurt dışı gezisini de unutmak olmaz tabi. Tüm bu veriler ayan beyan ortada iken, MHP liderinin Apo'yu neden asmadin diye Erdoğan'a yüklenmesi tam bir yavuz hırsız malın sahibini bastırır türünden bir olay. Son derece yakışıksız ve haksız bir itham. Erdoğan haklı olarak ''Bu kadar mahirdin de sana teslim ettikleri zaman yasalar, kanun, yargı ne ise yargı kararını verdiği zaman iktidardaydın ip yoksa millet sana ip gönderirdi. Bu işi halletseydin ya niye etmedin'' (Zaman, 1 Temmuz 2007) diyerek yanıt gönderdi MHP liderine. Son derece doğru ve yerinde bir cevap. Sayın Bahçeli Apo'yu asmak için elinden geleni yapsa idi gerekli ipi kendisine gönderecek bununla da kalmayıp Öcalan'ı asmak için kuyruğa girecek çok kişi vardı bu ülkede. Uzun lafa gerek yok. Umarım Devlet Bahçeli bir adım daha atıp ''Başörtüsü sorununu niye çözmedin'' diye AK Partiye yeni bir sataşma yapmaz ve yeni bir polemik başlatmaz. Daha doğrusu yeni bir yüzsüzlük yapmaz. Zira MHP liderinin bu konudaki karne notunu az önce zikretmiştim. Seçim öncesi oy kapma telaşı insana neler yaptırıyor değil mi? Merak ediyorum; acaba MHP lideri bazı ülkücülerin kendisi ile çok övündüğü ve koalisyon döneminde kurulan bir kaç yüz kişiden oluşan uzmanlar grubundan mı akıl alıyor yoksa CHP-Ulusalcı-Emekli sacayağından mı? Son zamanlardaki CHP-MHP yakınlaşmasının önemli mimarlarından birisinin Tuncay Ozkan olduğunu ve de Cumhuriyet Gazetesinin derin adamı, Sezer'in silah arkadaşı! İlhan Selçuk'un geçenlerde Bahçeliyi ziyaret ettiğini düşünürsek; buna Cumhuriyet gibi bir gazetede MHP'yi öven yazılar çıkabildiğini eklersek varın gerisini siz düşünün.
1 Temmuz 2007


İlave 1 (5 Temmuz 2007):

Bu yazıdan hemen dört gün sonra, 5 Temmuzda, Zaman, Yenişafak, Milliyet ve Hürriyet'te ''İşte Apo'yu kurtaran imza'' başlıklı ilginç bir haber yayınlandı. Bahçeli'nin fırlattığı urgana güzel bir cevap niteliği taşıyor bu haber. Haberde iki önemli detayın altı çiziliyor: Bahçeli'nin, Apo'nun idam cezasının uygulanmasını önleyen kararın altındaki imzası ve idam cezasının uygulanmayacağına dair verdiği söze sadık kalacağını belirtmesi. Apo, bugün hayatta ise ve kaldığı adadan örgüt ile ilişkisini halen devam ettirebiliyorsa bunda sorumluluğu olan birisi MHP lideri. Şu tabloya bakın: APO ulusalcı takılıyor, zamanında ona gül uzatan Perinçek ulusalcı takılıyor, bazı çeteler ulusalcı takılıyor, bazı emekliler , CHP, Cumhuriyet gazetesi, Sezer ve MHP de aynı şekilde. Sanırım asıl konuşulması gereken konu bu ilişkiler yumağı ve bu tarafların nasıl olup ta böyle ortak bir paydada buluşabildikleri. Bahçeli, etrafa urgan fırlatarak dikkatimizi mi dağıtmaya çalışıyor ne. O zaman bu APO meselesini rafa kaldırıp asıl mevzudan devam edelim bari...

Ilave 2 (10 Temmuz 2007):

Zaman'dan aktarılan habere göre; Bahçeli bugün Kanal B televizyonunda yayınlanan ''Başkent Oturumları'' programında şunları söylemiş son yaşanan APO polemiği ile alakalı:

''MHP, 30 bin insanın cinayetinden sorumlu olan bir kişinin idam edilmesi anlayışına sahiptir, bunu da adaleti dengelemek açısından hak görmektedir. Ama şartların ne getirdiğini de dikkate alarak hareket etmek lazım. Anayasayı değiştirecek bir iktidar muktedirliğini versinler ne yapacağımızı görürler.''

Benim merak ettiğim husus, Sayın Bahçeli'nin; ''ama şartların ne getirdiğini de dikkate alarak hareket etmek lazım'' sözünü ederken bunun AKP için de geçerli olduğunu görmezden gelmesi. Yani, ortada ABD'ye ve AB'ye Apo'yu teslim etmeleri karşılığında verilmiş bir devlet sözü var. Üstelik bunda, her ne kadar ama biz hayır oyu vermiştik deselerde, MHP'nin ve Bahçeli'nin de imzaları var. Apo yakalanmadan evvel idam cezası var iken tam da yakalanmasının ardından kaldırıldı idam cezası. Bunun kaldırılmasında onayı olan bir partinin çıkıpta; benim mecliste çoğunluğum olacak ki bak gör o zaman nasılda kaldırıyorum idam cezasını ve asıyorum Apo'yu demesi hiç inandırıcı değil. O zaman için, Bahçeli'nin bahsettiği ''şartların gerektirdiği'' şeylerin yapılmayacağını neye binaen garanti ediyor MHP lideri. Üstelik ortada devlet olarak verilmiş bir söz var ve bu söz AKP'yi de bağlıyor. Çünkü, devlet daimdir, hükümetler geçicidir. Her yeni hükümet devraldığı devlet yönetiminin verdiği sözleri de devralır. Burada Bahçeli'nin anlamadığı yada anlamak istemediği husus AKP'nin de ''şartların ne getirdiğini dikkate alarak hareket etmekle'' yükümlü olduğudur.

Bunulada kalmıyor Bahçeli. Kendisine, MHP'nin iktidara gelmesi halinde idam cezasını tekrar Anayasaya koyup koymayacağı yönünde bir soru sorulması üzerine bakın ne diyor: ''Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar gerektirirse, ihtiyaç bulunduğu takdirde, toplumsal bir talep çıktığı takdirde gereken her şeyin yapılması lazım.'' Tam bir politika insanının ağzına layık bir kelam. İnandıkları bir hakikati! neden direk olarak söyleyemezler hiç anlayamadım. Belki de; muğlak bırakılan ifadelerin birgün istedikleri gibi eğilip bükülebileceği biliyor olmaları gerçeğidir bunun nedeni. İfadelere bir daha göz atalım: ''Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar gerektirirse, ihtiyaç bulunduğu takdirde, toplumsal bir talep çıktığı takdirde gereken her şeyin yapılması lazım.'' Yani, şu an Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar Apo'nun asılması gerektiriyor bunu anlıyoruz Bahçeli'nin sözlerinden. Bundan 5 sene evvel kendi koalisyon iktidarları döneminde hem de Apo daha yeni yakalanmış ve idam cezası da varken bu şartlar oluşmamış... AKP sonrası dönemde de oluşacağı kesin olmayan... ama her nedense ikisinin ortasındaki AKP döneminde oluşmus bu şartlar.... Ee tabii ki AKP'de gerekeni yapmamış. Git Allah Aşkına... Geçenlerde bir Amerikalı yetkilinin dediği gibi: Adamı zorla AKP'li yapacaklar. Beni bile...