25 Ocak 2016 Pazartesi
CEMAAT NEDEN VE NASIL KAZANIYOR? (4)
Hareket, ileride bunu
projelendirip aksiyon planında hayata geçirmeyi başardığı ölçüde de kazanımlar
silsilesi üssel (eksponensiyel) bir şekilde hızlanarak artmaya devam edecektir.
Siyâset bilimci, Meydan gazetesi yazarı ve benim de gönüllü olarak destek
verdiğim İstanbul Enstitüsü’nün başkanı olan İhsan Yılmaz’ın, Hizmet’in ciddî
bir muhâsebe dönemine girdiğini belirtmiş olması önemli bir aşama ve gelişmedir.
Dinamik bir yapısı olan bu tarz oluşumlar için kendini revize etmeye ve
geliştirmeye olanak sağlayan bu tür süreçler iyi istifâde edildikleri takdirde önemli
sıçrama rampalarıdır.
Yaşanan sıkıntılarla
birlikte uygulamalar ve anlayışlar noktasında birtakım paradigma değişimleri
yaşanacaktır. Hareket’in, değişime hızlı adapte olabilen dinamik bir yapısı
var. Temel olarak insan eksenli, bireylere ulaşan, mikro hizmet anlayışından
beslenen bir oluşum zamanla hızlı büyümeyle birlikte belli noktalarda bazı
makro (kalite anlayışını büyümeye fedâ edebilen, sistem eksenli; ama tam olarak
sistemleşemeden ve modelleşemeden kurumsallaşma gibi) refleksler geliştirdi. Bu
şimdilik çok ciddî bir sorun olarak görülmeyebilir; fakat hızla değişen dünyada
kurumları tıkanma ve monotonlaşma noktasına getirebilir. En önemlisi de
Hizmet’in ‘marka’ değerini düşürür.
Hareket, sürecin ardından daha
hızlı bir değişim ve yenilenme yaşayacak, uzmanlık arayışında refleksler
kazanacaktır. Daha fazla ‘insan ve kalite’ odaklı olacak ve bu uğurda modeller
geliştirecektir. Hızın baş döndürücülüğü ile bazı yerlerde kaybolmaya başlayan
istişâre kültürü yeni bir doku kazanarak geri gelecek; meselâ, önceleri tek bir
kişinin liderliği altında yürütülmeye çalışılan bir bölgedeki işler, uzmanlığı
olan danışmanlar ve/veya heyetlerce de desteklenecek, ‘uzmanlığa dayalı istişâre
heyetleri’ kavramını Hareket’in gündemine sokacaktır.
Ayrıca süreç, Hareket’in
x-ray’ini çekeceğinden, görülen diğer eksiklikler, özellikle de insan ve lider
kalitesi noktasında, daha dikkatlice ele alınacak ve çözüm metodları
geliştirilecektir. Burada şu önemli hususu ifâde etmeden geçemeyeceğim.
Normalde, bu yazı dizisinde bahsettiğim değişime ait hususların bir çoğu zaten
hissedilmeye başlanmıştı. Yaşanan süreç bu yöndeki ihtiyaç duygusunu arttırarak, değişime direnç gösterebileceklerin daha kolay uyum
sağlamasını ve değişim yönünde gerekli olan iç motivasyonu sağlayacaktır.
Böylece Erdoğan faktörü,
Cemaat’in daha hızlı ve sağlıklı bir zeminde ve daha çabuk değişmesi yönünde
bir katalizör görevi görecektir. Hani Fetih sûresinde müminlerden bahseden son
ayette onlar filizini çıkarmış bir ekine benzetilirler ya; işte o benzetmeden
mülhem, bir bitkiye benzeteceğim bu Hareket’e, Erdoğan ve AKP hükümetinin revâ gördükleri ‘iğrenç kokulu’ üslûpların
ve zulümvari uygulamaların Hizmet ekini için sadece bir gübre görevi gördükleri
zamanla daha iyi anlaşılacak ve bu gübre vâsıtasıyla aslında onun değişme, gelişme
ve irfanda derinleşme yönünde beslendiği daha net görülecektir.
Süreç ile, Hareket içinde
hareketlilik (iç göç) de artacak; dolaşım sistemi canlanacaktır. Bireylerin
konfor alanları (zonları) sarsılacak, fertler değişik coğrafyalara daha cesurca
açılacak, dışa açık hâle gelecek ve kalite arayışında olacaklardır. Buna uyum
sağlayamayanlar ise geri planda kalacaklardır. Sürecin en başında bir okulda
yöneticilik yapan bir dostuma Cemaat’i büyük bir göç dalgasının beklediğini
söylediğimde bana inanmak istememişti. Bazıları gibi o da halkın gerçekleri
göreceğini ve daha ilk seçimde tepetaklak olacaklarını düşünüyordu. Daha
evvelki bir yazımda da ifâde ettiğim gibi ben ise buna inanmıyor, süreci bir
pişme dönemi olarak görüyor ve şartların yeterince olgunlaşmadığını hisettiğim
için de AKP zulmünün daha uzun süreceğini düşünüyordum. Nitekim, ilk seçimden
sonraki iki seçimde de AKP, oy anlamında, pek sarsılmadı ve zulmünü her
seferinde katlayarak artırdı.
Aşağıdaki alıntılarda da
görebileceğiniz gibi bu göç meselesi artık çok açık bir şekilde dile
getirilmektedir. Yeniyön’den Fuat Baran, ‘’Cemaat
Neden Hicret Ediyor?’’ başlıklı yazısında bu konunun artık daha çok
konuşulmaya başlandığına işâret etti; hattâ konunun AKP’li
çevrelerce, (dinî perspektif
noksanlığından ötürü, UT) hicret kavramına muhâlif
şekilde bir hakâret konusu yapıldığını belirtti. Bir yıl evvel
Hareket’in düşünce kuruluşu için yazdığım bir raporda aynı konuyu; okulculukta
sistem, insan ve lider kalitesi bağlamında ele almış, kurumlarda çeşitliliğin
artması için bir iç göçün gerekliliğine ve sistem geliştirme yönünde yaşanan
bir takım eksikliklere değinmiştim.
İtirâf
etmeliyim ki, her büyük organizasyonda karşılaşılacağı gibi, bazı üyelerin
değişime olan direncinin nasıl kırılıp aşılacağı noktasında endişelerim vardı
ve yapılacak iyi bir planlamayla bile bu değişimin uzun yıllarda
sağlanabileceğini düşünüyordum. Erdoğan ve arkasındaki Ergenekon’un Cemaat’i bitirmek adına yaptıkları
yanlışlık ve zulümlerin tam da ihtiyaç duyulan bir zamanda ortaya çıkıp,
kimyasal reaksiyonlarda tepkimenin hızını artıran katalizörler gibi, Hareket’in
geleceğine katkı sağlayacaklarını ise pek beklemiyordum.
Büyük firmalar bile
danışmanlık şirketlerine yüklü miktarlarda ücretler öderler ve şirketlerindeki
noksanlıkların tesbit edilip iyileştirilmesi adına onlardan eğitim ve
danışmanlık hizmetleri satın alırlar. Hizmet Hareketinin bunu, tırpalayıcı bir
süreç içinden geçerken, doğal yollarla yaşıyor olması çok daha faydalı
olacaktır ve olmaktadır da.
Bahsettiğim tüm bu dinamik
değişimleri, aşağıda listelenen kazanımlarla birlikte değerlendirmekte yarar
var:
Fuat Baran’a göre süreç ile birlikte;
1.
Cemaat’te
bir arınma oldu ve güç zehirlenmesi [ihtimâline, UT]
karşı bir uyarı aldı.
2.
Ayrıca
düne kadar tabanın saygı duyduğu ve Cemaat’e övgüler düzen bazı yazar, din
adamı, siyâsetçi vb. kişilerin Cemaat ve Gülen hakkında besledikleri gerçek
düşünce ve hisleri ortaya çıktı.
3.
Cemaat
kendisini bekleyen ve çok zor olan, ‘’varlıkla imtihanı’’ tanıdı [AKP’nin zenginleşme ile yaşadığı deneyim ve
değişimler üzerinden, UT].
4.
Cemaat
ileride yaşayacağı dünya çapındaki bir imtihanın provasını AKP eliyle
Türkiye’de yaşamış oldu.
Mahmut Akpınar ise özetle
aşağıdaki noktalara işaret etti:
1.
Hareketin binalardan,
yapılardan kalplere yönelmesi, insan kazanma işine daha sıkı sarılmasının
öneminin artması
2.
Hareketin toplumun bütün
kesimlerini kucaklayacak şekilde kendini yeniden revize etmesi ve sürecin
Hareket’e, fakir, işçi vs. her insana önem vermek gerektiğini tekrar göstermesi
3.
Cemaat enâniyeti
oluşması ihtimaline karşı bir anlayış gelişmesi
4.
Hizmet’in siyâsetten
uzak kalma prensibine rağmen yaşanan bir yakınlığın süreç sonunda bu temel
prensibi daha iyi anlaşılabilir hâle getirmesi.
İhsan Yılmaz da ‘’Hareketin dönüşümü’’ ve ‘’Hizmet Hareketi: 170, 1’den büyüktür’’
başlıklı yazılarında benzer iç dinamiklere işâret etti. Onun da bir
imtihan olarak değerlendirdiği bu süreç özetle aşağıdaki alanlarda iç
dinamikleri revize eden neticeler doğuracaktır:
1.
‘’Çok sevilen’’ binaları
gasp edilse de insanlık tarafında kalındıkça daha çok işe yarayan [insanlığa hizmet götürme adına, UT]
projelere imza atılacak olması. Yani ‘binacılık’ anlayışının terkedilecek
olması.
2.
Tüm dünyaya açılmada yavaş
davranıldığı, binaya verilen önemin insan kalitesine verilmediği, başarılı bir
çok gencin gönüllü kuruluşlarda ve Hizmet’e yakın şirketler yerine bürokrasiyi
tercih etmesiyle liderlik pozisyonlarında kalitenin düştüğü ve bu zorlu
günlerin [bunun değişmesi adına, UT]
bir fırsat sunacak olması.
3.
Yurt dışına gidip yerleşen
işadamı vb. kesimlerin sayısındaki azlığın yaşattığı gelişme sorunlarının
aşılmasına olanak sağlayacak olması. İnsan kaynaklarının çoğunu Gülen’in
teşviklerine rağmen hâlâ Türkiye’de tutan Hareketin artık kozasından çıkarak
tüm dünyaya yayılacak olması.
4.
Milleyetçilik olarak
algılanabilecek tavırların gözden geçirilecek olması.
5.
Hareket mensuplarının
kurumların içine sıkışmaktan kendilerini kurtarıp toplumda daha çok
varolmalarını teşvik edecek olması.
6.
Ağırlıklı olarak Türkiye
kökenli insanlarla yapılmaya çalışılan hizmetlerin artık dünyanın değişik
yerlerinden gelen insanlarla desteklenecek olması ve böylece daha evrensel bir
konum kazanılacak olması.
Devam
edeceğiz…
Etiketler:
AK Parti,
AKP,
Cemaat,
Erdogan,
Ergenekon,
Fuat Baran,
hicret,
Hizmet,
Hizmet Hareketi,
Ihsan Yilmaz,
Mahmut Akpınar