2 Kasım 2007 Cuma

İLHAN SELÇUK LAİKLİĞİ NASIL TEHDİT EDİYOR!

Not: Bu yazı 5 Kasım 2007 tarihli IV. Kuvvet Medya Gazetesinde yayınlanmıştır.

Bilgisayar kullanıcılarının üzerinde hem fikir oldukları bir rahatsızlık konusu vardır. O da; bilgisayarlarında yüklü olan programların sürekli olarak yeni versiyonlarla karşılarına çıkması ve bunun kendilerine getirdiği ilâve maddi yüktür. Durum bununla da kalmaz; zamanla ellerindeki bilgisayarların işlemci ve hâfızaları bu yeni sürümleri kaldıracak donanımdan yoksun hale gelirler. Böylece sadece programları değil, bilgisayarlarını da güncellemek zorunda kalır kullanıcılar.

İşte bu tür programlar gibi gazetecilerimiz var bizim. Değişen şartlara, günün gerekliliklerine, mevcut çıkarlarının mâhiyetlerine göre kendilerinin yeni sürümlerini piyasaya sürebilen... takip etmekte zorlandığımız köşe yazarları bunlar. Fehmi Koru bir keresinde hâfızamızın zayıflığından şikayet ediyordu. Ben ise hâfıza kaybımızın birazdan ele alacağım değişimlerin çıldırtıcılığına ve üzerimizde hâsıl ettikleri gerilimlere karşı bizleri koruyan önemli bir nimet olduğunu düşünüyorum.

2007 yılına damgasını vuran bazı çıkışları oldu Selçuk'un. Bu yazıda İlhan Selçuk'un 2007 versiyonundan (bundan böyle, İS-2007) bazı özellikleri hatırlayacak, yaptığı son ''Faizciler'' çıkışı ile laikliğimizi nasıl tehdit ettiğini irdeleyeceğim. Benim yaşım Selçuk'un eski versiyonlarını hatırlamaya müsâit değil. Neyse ki bundan kısa bir süre önce, Taha Kıvanç imdadıma yetişmişti de İS-1960 sürümüne dair bir bilgi geçmişti elime. Meğersem İS, o zamanlar bir ara Amerikan Haberler Merkezi (USIS) tarafından Amerika'nın değişik kentlerini kapsayan bir geziye dâvet edilmiş ve dönüşte; o geziden ''güzel izlenimlerini'' yansıtan ''Güzel Amerikalı'' isimli bir kitap yayınlamış (Yenişafak, 6 Temmuz 2007).

Biz İS-2007 ile devam edelim...

İS-2007 sürümünün en akıllarda kalıcı özelliği şüphesiz, Cumhurbaşkanı Sezer ile olan sıkı-fıkı ilişkisiydi. Kimseler ile görüşmeyen, kendisini halktan koparıp köşke kapatan Sezer ile görüşebilen; hatta ona fikir babalığı yapabilen bir isim oldu İlhan Selçuk. İkinci özelliği ise; Temmuz seçimleri arefesinde, ''Tehlikenin farkında mısınız?'' başlığı ile AKP'ye karşı bir ittifak oluşturma arayışına girmesi ve bununla belli çevrelerin endişelerini korkuya dönüştürmeyi amaçlamasıydı.

Hatta bu uğurda ilginç ittifak arayışlarına bile girdi kendisi. Önce, ''12 Mart askeri muhtırası sonrasında kendisine işkence yapanları affettiğini'' açıkladı; ardından ise MHP'ye yaptığı 'seçim seranatlarını' eleştiren solcuları ''döneklikle'' suçladı (Zaman, 9 Temmuz 2007). Kimse çıkıpta kendisine, ''yahu! MHP'ye seranat yaparken bile onları işkencecilik ile suçlamışsın'' ya da ''asıl sendeki bu ani dönüş bir döneklik alâmeti olmasın?'' şeklinde sorular sormayı akıl edemedi. Tıpkı bilgisayar kullanıcılarının ''bu yeni sürüm ne yenilik getiriyor ki satın alayım?'' sorusunu sor(a)mamaları gibi. Velhasıl seçim öncesi yapılan seranatlar platonik aşk noktasını aşamadı... İS'yi eleştiren solcular ise üzerlerindeki ''döneklik'' çamurunu hala temizleyemediler.

Bütün bu seçim yatırımları devam ederken başka bir özelliği daha karşımıza çıktı İS'nin. Bir yazısında, ABD'nin ''komşumuza müdahaleleri neticesinde Ortadoğu'nun cehenneme dönüştüğünü, yarım milyondan fazla insanın öldüğünü ve kayıpların 650 bini aştığını'' ifade ederken, hemen akabinde ise, bu şecaatlerin müsebbibi Bush'a bir tavsiye ve davette bulunup ona şöyle sesleniyordu: ''Bush, Ortadoğu'da bir yeni istikrar arayışına yönelmek zorundaysa bu işe Türkiye'den başlaması aklın yoludur...'' Yani: Bir sonraki paragrafta okuyacağınız alıntılarda da gösterdiğim gibi; ABD'nin kendisine kumanda ettiğini ve ülkemizi Ilımlı İslam Devleti yapmak için kullandığını iddia ettiği AKP'yi tasfiye etmesini istiyor; kimden ''Ortadoğu'yu kan gölüne çevirdiğini'' düşündüğü ABD'den...

Bizler bu yeni sürümün farklı hususiyetlerini tam hazmedeceğiz diyorduk ki; bu sefer karşımıza ''Ilımlı İslam'' uyarıları ile çıkıverdi İS-2007. Meğer İslam'ı o kadar düşünürmüş ki; ''ABD'nin başımıza bela gibi musallat ettiği Ilımlı İslam modeli'' (AKP'yi kastediyor) büyük bir tehlike imiş. Yani geleneksel İslam'ımızı tehdit eden, yeni; Amerikan tasarımı 'ılımlı' bir model...

Bu değişimlerin ve ateşli propagandaların perde gerisindeki motivasyonlar üzerinde durmayacağım. Bu konuları merak edenler Taha Kıvanç'ın (Yenişafak, 9 Ocak 2007) ve Tamer Korkmaz'ın (Zaman, 12 Ocak 2007) ilgili yazılarını bulup okuyabilirler. Benim böyle bir özetten sonra üzerinde durmak istediğim konu; İS 2007 sürümünün sonunda laikliğimizi nasıl tehdit eder bir hale geldiği...

Selçuk'un son yaptığı çıkışı hepiniz biliyorsunuz. Bu son hamleyi, Taha Kıvanç'ın şaşkınlık belirten cümlelerinden okuyalım: ''Cumhuriyet gazetesinin kaptan köşkünde oturan İlhan Selçuk üşenmemiş Kur'an-ı Kerim'deki faizle ilgili âyetlerin dökümünü çıkarmış...'' (Yenişafak, 31 Ekim 2007). Tabi sonrasını tahmin ediyorsunuz: Kur'an'daki bu ayetler faizi açık açık yasaklamışken, ''dinci'' AKP hükümeti Türkiye'yi 'faiz cenneti' haline getirdi demeye getiriyor Selçuk. Amacım elbette buna cevap vermek değil. Bu konuda en güzel cevabı din uzmanı Hayrettin Karaman Bey verdi zaten (Yenişafak, 2 Kasım 2007). Benim amacım; İS-2007'nin bu söylem ile laikliğimizi nasıl tehdit ettiğine işaret etmek ve Türkiye'de birçok kişinin gözünden kaçan gizli ve tehlikeli bir 'teşviği' ilk defa IV. Kuvvet Medya gazetesinin sayfalarında ifşâ etmek.

Evet! yukarıdaki alıntının bize anlattığı önemli bir tehlikeli 'teşvik' var. İS-2007 açık açık laik sistemimizin altına dinamit döşüyor. Kur'an'dan faizin ne kadar korkunç, tehlikeli ve yasak bir uygulama olduğuna dair son derece çarpıcı ve ikna edici ayetler sıralıyor ve AKP üzerinde baskı kurarak 'dinci hükümet bu noktada neden hiç bir şey yapmıyor ve böylece bizi ''dinci'' görünerek kandırıyor' demeye getiriyor. Dostlar! bu açık açık 'şeriat' teşvikçiliği yapmak değil midir? Bu; laik devlet sistemimiz kapsamında seçilen bir hükümetin mensuplarını laiklik sistemine muhâlif tarzda, 'şeriata' dayalı uygulamalara özendirmek, akıllarına bit yeniği sokmak değil midir? Ya! hükümet yetkilileri İS-2007 sürümünü dinleyip, ''sahi ya!'' derlerse; laikliğimizin hali nice olur. Bankacılık sistemimiz ile başlayan ve faizi kaldıran uygulamalar sonrasında, sıra birgün 'şer-i hukuk' noktasına gelip dayanmaz mı? Hem; eğer İS-2007, hükümeti bu türden yönlendirmelere teşvik kabiliyeti olduğunu farkeder ve 2008 sürümünde Kur'an'dan bu sefer 'şer-i hukuk' uygulamalarına dâir ayetler tırtıklayarak 'bakın! hükümet bizi kandırıyor; dinci görünüyor ama ülkeyi laiklik cennetine çevirdi' derse... ve hükümet bunu da yutarsa...

Hâsıl-ı kelâm, bu vesile ile kendim de dâhil tüm laik kesimleri uyarmak istiyorum. ''Tehlikenin farkında mısınız?'' Umarım laikliğin ''laik görünenler' tarafından tehdit edilemeyeceği şeklinde bir öngörünüz yoktur. Hani laikliğe en büyük tehlikenin dindarlardan geleceği şeklinde bir paranoya vardır ya!... tehlike bazen içeriden de gelebilir, onu göstermeye çalışıyorum. Bir Kürt atasözünün dediği gibi; ''ağacın kurdu ağaçtan olmadıkça ağaca zarar vermez.'' Benden uyarması. Biz dikkatli olalım da...

''Türkiye tehlikenin farkındadır. Tüm sağcılar, solcular, ilericiler, gericiler, vaktiyle birbirlerine diş bilemiş ve can yakmış olanlar Cumhuriyet Türkiyesi'ni yaşatmakta buluşacaklardır. Geçmiş geçmişte kaldı, dünden kalma kin güdüleri bugün eskimiş bakkal defterinde veresiye hesabının değerinde bile değil.''

Bu güzel ve anlamlı sözler, İS-2007'nin MHP seranatları sırasında kaleminden dökülmüş bazı ifadeler. Anlaşılan, 'eski bakkal defteri-veresiye hesapları dönemi' kapanmış!, şimdilerde 'faiz defterleri dönemi' açılmış; hem de ayetlerle destekli. Sizleri bilemem; ama ben şimdiden İS-2008 sürümünü merakla beklemeye başladım. 3 Kasım 2007