9 Kasım 2007 Cuma

HÜRRİYET GAZETESİ SÖZÜNÜ TUTTU MU?

Bu yazı 11 Kasım 2007 tarihli IV.Kuvvet Medya Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yüzyılımızın en bâriz hastalığı nedir diye sorsam belki çoğunuz bu soruya 'unutkanlık' şeklinde cevap verecektir. Hani güzel bir atasözümüzün de hatırlattığı önemli bir hakikat vardır: ''İnsan nisyanla maluldür'' diye.

Aynı sözün ''Hâfıza-i beşer nisyanla maluldür şeklinde bir versiyonu da bulunuyor. İnsanlığın belki de tarihinde şahit olmadığı derecede ciddi bir unutkanlık hastalığına düçâr oluyoruz. Artık bırakın sadece okuduklarımızı ve gördüklerimizi unutmayı; verdiğimiz sözleri bile hatırlayamaz hâle geldik. Umarım hepimizin benzer şikâyetlerden dert yandığı, streslere girdiği böyle bir dönemde, benim çıkıpta ''bazı şeyleri ne yapsam unutamıyorum'' şeklindeki bir hitâbımı mâzur görür, bunu bir enâniyet emâresi olarak kabul etmezsiniz. Evet! gerçekten de bana verilmiş bazı sözleri, söylenmiş ifâdeleri, ya da yazıyla önüme konmuş değerlendirmeleri unutamıyorum. Aradan uzun bir zaman bile geçmiş olsa, hâfızamı sessizliğin karanlığına saldığım bir anda aniden şimşek gibi çakarak o sessizliği dağıtan, unutmaya çalışsamda sürekli zihin perdelerime yansıyıp beni rahat bırakmayan, beni sürekli avlayan hâtıralarım olur benim.

21 Haziran tarihiydi. Hürriyet Gazetesi, Genel Yayın Yönetmenleri Fatih Çekirge aracılığı ile hepimize bir söz vermişti. Bundan sonra ''kadın teşhiri'' yapmayacaklarını, ''hiç bir haber değeri olmayan çıplak kadın fotoğraflarını'' ve bu ''fotoğraflardan oluşmuş fotoğraf galerilerini İnternet sayfalarında yayınlamayacaklarını'' söylemişlerdi. Bu atılım ''tirajlarını bile düşürse'' bunu yapacaklardı; artık ''doğru haberin ve düzeyin yüksekliğini'' önemsedikleri için...

İfadelerine göre, ''bu tür teşhire dayanan foto-galeri zihniyetinin habercilikle ilgisi olmadığını düşünüyorlardı.'' Ne kadar da mutlu olmuştum; ''kadını yalnızca teşhir malzemesi olarak gören zihniyetin aslında insana karşı bir saygısızlık'' olduğu şeklindeki yorumu; ya da ''yarı pornografik ve kadın teşhirine dayanan, üstelik hiçbir haber değeri olmayan fotoğraflara çocuklarımızın da kolayca ulaşabildiği'' itirafını Çekirge'nin kaleminden okurken...

İşte ''verdiğimiz sözleri bile unutmaya başladık'' şeklindeki serzenişim ile anlatmak istediğim gerçek bu idi. Gün geçmedi ki bana ve insanıma verilen bu söz aklımdan çıkmış olsun. O günden beri hep, hürriyet.com.tr sayfalarında bu vaadin gerçekleştiğine dair izler arayıp durdum. Heyhât ne gezer! Acaba benim ''haber değeri olmayan'', ''yarı pornografik'', ''kadın teşhirine dayanan'' kavramlarım ile Hürriyet Yayın Yönetmenin ki farklı mı acaba diye düşünmeden edemedim. Zihnimin beni yanıltmadığına inandığım halde dönüp arşivlere göz attım. Sizleri bilemem; ancak benim kanaât-i acizâneme göre, Hürriyet gazetesi bize verdiği sözleri tutmadı. Bana katılmama hakkınız var elbet; ancak bunu yapmadan evvel eski-yeni arşivlere bakarak bir kıyaslama yapmanızı, sonra hüküm çıkarmanızı istirhâm ediyorum sizlerden.

Şahsi görüşüm ve değerlendirmem, Hürriyet.com.tr adresinde ''kadın teşhirinin'' hâla devam ettiği şeklinde. Maalesef, hiçbir haber değeri olmayan, aynı zamanda ''yarı çıplaklığı'' da ön plana çıkaran resimler yayınlanmaya devam ediyor Hürriyet'in sitesinde. Aynı gruba bağlı olan Milliyet'in sitesi de benzer şekilde. Az önce de arzettiğim gibi, bu yayınlara çocukların da çok rahat bir şekilde ulaşabiliyor olması hakikati Çekirge'nin de ifade ettiği bir gerçekti. Değişen bir şey yok. Daha dün, ''kadın teşhiri'' ve ''yarı çıplaklık'' örneği olduğunu düşündüğüm bir resmin altına konmuş olan 'toplam görüntülenme'' kısmına bakıyordum. Sayılar 300 binlerde dolaşıyor. Bu insanların içerisinde önemli miktarda 12-21 yaş grubu ziyaretçinin olması muhtemel.

Olumsuz bir gelişme daha aktaracağım üzülerek. Bizler bu ''teşhirden'' ne zaman vazgeçecekler diye beklerken, Hürriyet ve Milliyet siteleri Facebook ortamını da keşfettiler. Biliyorsunuz, Amerika'da ortaya çıkmış, kısa bir sürede dünyaya yayılmış bir sosyalleşme ortamı Facebook. Özellikle genç insanların takip ettiği İnternet tabanlı bir sanal mekan. Bu mekana üye olan kişiler kendilerine ait bir sayfa temin ediyorlar ve arkadaşları ile irtibat kurabilecekleri, onlarla resimlerini, yazılarını, ilgilerini çeken videoları paylaşabilecekleri iletişimlerde bulunuyorlar. Hürriyet ve Milliyet'in yeni keşifleri işte insanların üye oldukları gruplarda birbirleri ile paylaştıkları bu resimler... Anlaşılan bu gazetelerimizin bazı muhabirleri, Amerikalı bazı kolej öğrencisi bayanların sarhoş bir vaziyette iken çektikleri resimleri bulmuşlar. Ardından resimlere haber değeri atfedip! yazısız yayınlamışlar. Hem Hürriyet hem de Milliyet aynı gün bu resimlerin 60-70 kadarını ''Küfelik kızlar İnternetin gözdesi'' ve ''Sarhoş kızlar çılgınlığı'' başlıkları altında yayınladılar. Resimlerin bazıları açık bir yarı çıplaklık teşhiri. Resimleri kendisine gösterdiğim Amerikalı bir medya-iletişim uzmanı ''Uğur, bu resimlerin hiç bir haber değeri yok ki'' demese benim çok önyargılı hareket ettiğimi düşünmeden edemeyecektim. Ardından bir gün geçti... Hürriyet bu sefer, başka bir dergiden aktarmalı bir haberle Facebook üzerinde ''seks'' içerikli oluşumların nasıl bulunabileceğine dair bir ''ajan çalışmasının'' kodlarını ve bulgularını sundu halkımıza. Halihazırda Facebook katılımcısı sayımız dünyada ilk beşinci sırada. Bu kalabalığa güzel bir; 'Ey halkım, Facebook'ta bunlar da var, öğren!' eğitimi verilmişe benziyor.

Her ne kadar; bundan sonra her iki gazetemizin sayfalarında daha fazla Facebook'tan aşırılmış kadın resimleri göreceğimizi düşünsem de, sadece Facebook örneğine takılmış değil aklım. Bana, Hürriyet'in bize verdiği sözde durmadığını hissettiren bir çok ''kadın teşhiri'' ve ''yarı çıplaklık'' örneği görüyorum sayfalarında. Umarım bu yazı Hürriyet gazetesine önemli bir hatırlatma görevi yerine getirir. Amacım üzüm yemek; bağcıyı dövmek değil. Her yaştan insanın rahatça ulaşabildiği sayfalarda, kadın teşhirine, çıplaklığa, haber değeri olmayan mezkur nitelikli resimlere ve foto-galerilerine yer verilmesini önlemek amacım. 21 Haziran tarihinde Genel Yayın Yönetmeni Çekirge'nin, takdir ettiğim ve alkışladığım bir öz-eleştiri üslubu ile dile getirdiği hakikatler üzerinden Hürriyet'e seslenmek ve kendilerine önemli bir hatırlatmada bulunmak istedim yalnızca. Lütfen! Bize verdiğiniz söze riâyet ediniz.

Ne yapayım? Benim de hastalığım bu işte: Bazı şeyleri asla unutamıyorum. 9 Kasım 2007