Bu yazı 15 Haziran 2016 tarihinde Yeniyön.tv de yayınlanan köşe yazısıdır.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın diplomasının sahte çıkması durumunda, bunun sebep olacağı politik,
ekonomik, hukuki ve sosyal bazı yıkımlara değinmiştik bir önceki yazımızda. Bu konuyu
irdelemeye devam ederken, böyle bir rezaleti, Erdoğan sonrası dönemin devlet
mekanizması ortaya çıkarır mı; bu soruya da cevap arayacağız.
Önemli
bir soruyla devam edelim: Diplomanın sahteliğinin ispatlanması durumunda,
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı süresince neden olduğu onca rezalete,
hukuksuzluklara, mal ve hak gasplarına göz yummuş veya sebep olmuş bir devlet
aygıtını, uyanan halk ve yabancı devletler affederler mi? Devlet itibârını,
milli güvenliğini ve güvenilirliğini zâten geçtim! Dünya sahnesinde muhalif bir
gelişme ve lütuf olmazsa eğer; 50 yıl boyunca kimsenin yüzüne devletiz diyerek
bakamayız! Binlerce yıllık devlet ve
medeniyet geleneğiyle övünen bir toplumun denetlemeden veya göz yumarak dünyaya
sunduğu demiryumruk ve sahte bir Cumhurbaşkanı ve onun diktatöryel amaçlarla
hallaç pamuğu gibi attığı bir sistem ve milyonlarca insanın mağdur edildiği bir
hukuksuzluk ve mafyatik suç döneminin hesabı kolay kolay verilemez…
Tüm bu çizdiğim manzaralar
gerçekleşirse; yargıda hüküm giyen Post-AKP ve Post-Erdoğan Türkiyesi 100 yıl
boyunca ödeyemeyeceği tazminatların esiri olur. Tüm bunlar, tıpkı Almanya ve
Japonya’da olduğu gibi, geride enkaz hâlinde; sanki 1. ve 2. Dünya savaşından mağlup çıkmış bir
konuma sokar ülkeyi.
Bu sonuçlar
göz önüne alındığında, Erdoğan’ın diploma meselesi ile ilgili bir fikir
cimnastiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kuvvetle
muhtemel, Erdoğan sonrası oluşacak yeni dönemde iki sistem yarışacak:
Devlet
kademelerinde ya hasarları tâmir
edecek, sağlıklı ve güvenilir ‘kurtarıcı-ıslah
edici’ kadrolar devreye girecek ve ülke normalleşme yoluna sokulacak;
Ya da, böyle
bir ‘kurtarıcı-ıslah edici’ devlet
ihtimâlini kendisine
tehdit olarak algılayan ve şimdiye kadar Erdoğan’la işbirliği yapmış olan
illegal derin devlet Ergenekon, daha önce davranmak isteyecek ve ânî bir hamle
yaparak Erdoğan’ı devirmek sûretiyle
devletin yularını tekrar eline alacak. Tüm devrim yasa ve uygulamaları bunun
altyapısı için yapıldı AKP eliyle. Çünkü Erdoğan’ın, normal yâni, hukuksal süreçlerle bitirilip sistemin
sağlıklı bir idâreye
geçmesi demek, Ergenekon’un tekrar yargılanması anlamına da gelecek.
Halihazırda,
AK Partinin devlet kurumlarını ele geçirme, cemaat ve tarikatları bitirme ve
özel teşebbüsün mallarını gaspetme faâliyetleri, mafyalaşan Osmanlı Ocakları dâhil, hep Ergenekon destekli
stratejiler; hattâ
bizzat Ergenekon demek. Peki Ergenekon yuları hangi metodla ele alır: Erdoğan’ı
diploma, kaset ve eylemler kombinasyonu üzerinden indirip yerine başka bir İslâmcı-Muhaberat hükümet kurarak mı;
Post-modern 28 Şubat darbe yöntemleri ile mi; kaset ve yargı ikilisiyle mi;
yoksa bunların hepsinin karışımı bir yöntemle mi; bunu dönemin şartları ve yeni
çıkar ilişkileri belirleyecek…
Yönetime dâir bu iki ihtimalden hangisi
gerçekleşir kestirmek güç. Ancak şu kuvvetle muhtemel ki; ister kurtarıcı-ıslah
edici bir ekip, isterse de Ergenekon gelsin, ikisi de diplomanın sahte olduğu
meselesini fazlaca ortaya çıkarmadan veya tamamen hasıraltı ederek kapatmak
isteyeceklerdir. Yani
diploma sularını pek bulandırmadan Erdoğan ve etrafındaki suç çetesini
işledikleri suçlar üzerinden yargılayıp sileceklerdir. Tek fark; sağlıklı
devlet bunu hukuk çerçevesine sadık kalarak yapmak isterken; Ergenekon ise algı
operasyonları yoluyla hukukun eline kan bulaştırabilir ve eylemlerini intikam
ve kaos senaryoları ile süsleyebilir. Yani Erdoğan’ın indirilişini, geri
dönüşlerinin şov ve güç gösterisine dönüştürmek isteyebilirler.
Eğer her
ikisi de sahte diplomayı gizleme eğilimi göstereceklerse o zaman bu konu
bugünlerde neden bu kadar çok gündeme geliyor dersiniz? Bence Ergenekonvâri yapılar, Erdoğan ve çevresini
birtakım pazarlıklara zorluyor olabilirler. Bunu, liselerde başlayan ve giderek
artma eğilimi gösteren tepki eylemleri eşliğinde de okuyabilirsiniz. O da
yetmezse Ergenekon, tepki eylemlerini en güçlü olduğu sahaya; yâni üniversitelere ve yargıya
sıçratabilir.
Özetle; sahte diploma neden gizlenir:
Kurtarıcı
devlet, ıslah aşamasında zâten
maddî ve toplumsal bir
enkazı kaldırmaya çalışacağından bir de 100 yıllık maddî ve itibârî yıkımları netice verecek olan ve ne
kadar süreceği belli olmayan dâvâlar ve neticeleri ile boğuşmak
istemeyebilir. Ancak AK Partiden ve Erdoğan’dan öç almaya çalışacak daha acemî ve
yıkıcı bir oluşum olan
İttihadçı Ergenekon; bahsettiğim muhtemel sonuçları ikinci plana atarak
neticeyi duygulara; basîreti
de acemîliğe fedâ edebilir ve Erdoğan ve AKP’yi diploma
üzerinden hükümsüz kılabilir. Böylece ülke, sonu hiç hesaplanmamış mâceraların içine atılmış olur ve
tazminatlar, ödün vermeler ve kaoslar sonucu iflâs eder.
Ancak
kanaatim odur ki, Ergenekon örgütlenmesi bile devlet yularını ele alacak olsa,
onlar da diploma meselesini hasıraltı etmek isteyebilirler. Birincisi,
Erdoğan’ın her şeyine göz yumdukları için zâten her suçuna ortak oldular. İkincisi
de, temellerini Erdoğan’ı kullanarak attıkları yeni Muhaberât devletini demir bir yumrukla
yönetirken bir yandan dıştaki imajlarıyla boğuşuyor olacaklar, diğer yandan da
bahsettiğim dâvâların yıkıcılığı altında kalmak
istemeyeceklerdir. Ama Batı dünyasında Ergenekon’a el atından göz kırpan
yönetimler baskın olurlarsa, denklemler değişebilir. O zaman öç alma ağır
basar. Aslen İttihatçı geleneklerden gelen Ergenekon anlayışı az önce
bahsettiğim acemîlikleri
daha evvel sergilemiş, meselâ
ülkeyi 1. Dünya Savaşı’na sokmak gibi, ve her an da sergileyebilecek mâceraperest ve beceriksiz bir
anlayıştır.
Düşük bir
ihtimal olsa da; lütf-u İlahînin
bir tecellîsi
olarak gerçekleşebilecek bir olasılık daha var. Bu senaryoda, Erdoğan’ın
suçlarından ve temsil ettiği anlayıştan bunalan ve demokrasiye nefes aldırmak
isteyen Batı ve gelişmiş ülkeler, BM ülkelerinin de desteğiyle, yeni
kutarıcı-ıslah edici bir yönetimin özgürlükçü-laik-demokratik-hukuk devleti
olma vaadi karşılığında Erdoğan’ın her yönden yargılanması sürecini
destekleyebilirler. Benim de beklentim böyle bir gelişme olması ve Erdoğan
liderliğindeki bu çetenin, işbirlikçi devlet yetkilileri de dâhil, makam, sayı ve sınır
gözetmeksizin donlarına kadar yargılanmaları ve bulaştıkları her rezilliğin
ortaya çıkarılması. Zîrâ Türkiye, dünya tarihinin bu en büyük yargı operasyonunu
yap(a)mazsa, çok sürmez başka Erdoğanlar, İslâmcılar ve Ergenekoncular ile yeniden boğuşmak zorunda
kalır. Sistem asla şeffaflaşıp kendini onaramaz. Mevcut toplumsal hastalıkların
da hiçbiri düzeltilemez. Göçen sadece devlet değil; İslâm’ın son umudu da olur.
Belki de bu
gerçekleşirse, devletler arenasında Türkiye’ye verilecek bâzı teminatlar söz konusu olabilir. Yâni, tazmînât istememe, iâde-i itibâr ve benzerî güvenceler verilerek, Erdoğan, AK
parti ve ekibinin her yönden yargılanmalarının önü açılabilir ki buna diploma
konusu da dâhildir.
Bizim halk nasıl olsa bir şekilde iknâ edilir! Hizmet Hareketi fertleri de zâten vatanı bizzat inşâ eden ekipte olacakları için, bâzı maddî kayıplar hariç, birçok tazmînât dâvâsından vazgeçebilirler.
Eğer bu ihtimal gerçekleşirse, hem bu
diğergamlığından dolayı hem de zamanında Erdoğan-AKP ve Ergenekon’a karşı dik
durup mücâdele
etmiş olmasından dolayı Hizmet Hareketi’nin ülkeyi aslında ne kadar büyük
tehlikelerden korumuş olduğu daha net anlaşılmış olacak ve hakşinâs herkes Hizmet’e teşekkür kuyruğunda
bekleyecektir.
Hatırlarsanız,
daha önce ‘AKP ve Adâlet’
başlıkları altında yazdığım yazılarda AKP ve Erdoğan öyle bir yargılanmalıdır
ki, bu ülkede yüz yıl boyunca korkudan kimse rüşvet alıp, yolsuzluk yapmaya;
hele devlet sistemini felç etmeye asla cesâret edememeli demiştim. Buna İslâm dinini
istismâr edememeyi de ekleyelim.
Kaldı ki o yazılardan sonraki gelişen süreçte Erdoğan’ın devlet sistemini
mafyalaştırma ve halkın özel mülkiyetini gaspetme senaryolarını da izledik. Dış
dünyada da teröre destek veren, halkına zulm eden bir devlet olarak
algılanıyoruz artık.
Diploma
mevzusuna bu iki yazıda açtığım pencerelerden bakmakta yarar var.
Zîrâ diploma sahteyse ve bu bomba kontrolsüz bir şekilde patlarsa, tüm ülke göçecek! Mühendislerin eski binaları çevreye zarar vermeden kendi üzerine yıkmaları gibi, AKP ve Ergenekon da öyle kontrollü bir şekilde yıkılmalılar.