Bu yazı 14 Mart 2016 tarihinde Yeniyön.tv de yayınlanan köşe yazısıdır.
İnternet ortamında sıkça
karşılaştığımız trol (İng. Troll) meselesi yeni bir sorun değil. İnternet’in
ilk kullanıma girdiği yıllardan itibaren üzerinde tartışılan bir konu. Gelişmiş
ülkelerde İnternet trolleri meselesi sosyoloji ve psikolojinin sahasına gireli
çok oldu. Bizim ülkemizde ise daha çok sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla
tanınmaya başlanan yeni bir kavram.
Hattâ ülkemizde, trol konusu
sistematik olarak ele alınmadığı; yalnızca duygusal boyutta muâmele gördüğü
için, bugün en ufak bir eleştiri karşısında bile karşıdakini trol olarak
nitelendirebiliyoruz. Twitter, doğası gereği ve kullanım çokluğu yönüyle bu
hastalık belirtisinin en çok görüldüğü platform konumunda. Periscope da,
Twitter bazlı çalıştığı ve görüntülü yayın yapmanın getirdiği özelliklerinden
dolayı troller için yeni bir bereketli mecrâ oluşturmakta ki bu konuya ayrı bir
yazıyla değiniriz.
AK Parti’nin sosyal medya
üzerindeki propaganda gücünün zayıf olduğunu farkmesinin ardından devlet
imkânlarını kullanarak sayıları binlerle ifâde edilen ‘trol orduları’ teşkil
etmesiyle birlikte, troll kavramı, ‘AK Trol’ tanımlaması üzerinden ülkemizde
daha bilinir ve konuşulur bir hâl aldı.
Bu noktada şu soruyu
irdelemek önem arz ediyor. Trollük ile
ilişkilendirilen rahatsızlık verici davranış biçimleri İnternet’in doğası
neticesinde mi doğdu; yoksa toplumda zâten varolan bir takım kişilik ve
davranış bozuklukları, İnternet üzerinde kendisine gelişme ve uygulama sahası
mı buldu?
‘Sosyal
Medya Bizi Dönüştürüyor mu?’ başlıklı yazımızda insanın
İnternet ile olan ilişkisini, onun para ile olan ilişkisine benzetmiştik.
Aynı minvalde, yukarıdaki soruya 18. Yüzyıl Fransız
romancılarından Marie J. Riccoboni’nin bir sözü ile yanıt arayalım. ‘’Para
insanı değiştirmez, sadece yüzündeki maskeyi düşürür’’ der Riccoboni.
Bu
bağlamda, özellikle sosyal etkileşimler temeline dayanan İnternet 2.0
teknolojilerinin bozulan insan kimyasının yüzündeki maskeyi düşüren bir zemin
tesis ettiğini, zâten ahlâkî ve vicdânî erozyonlar yaşayan günümüz
insanının o ortamda geniş bir hareket sahası bulduğunu söylemek mümkün.
Yâni olay, başlangıcı itibarıyla, aslında İnternet’in insanları bozması
değil de, bozulan insanın akan suyun kendine bir yol bulması gibi çirkefleşen
dünyasını akıtacak yeni bir mecrâ bulması şeklinde algılanabilir. Elbette, İnternet ve sosyal medyanın bir
önceki yazımızda işâret ettiğimiz gibi insanı
sonradan ve zamanla dönüştüren etkisini de göz ardı etmemek gerekir.
Buna
ilâveten; her geliştirdiği şeyin
zamanla esiri olmayı ve onun tarafından bir dönüşüme uğramayı çok iyi
becerebilen aciz varlıklar olduğumuz hakikatini de unutmamak gerekiyor.
Normal
hayat şartlarında sergilemeye cesâret edemeyeceğimiz bir çok davranış ve tutumu İnternet’in gizemli, gizli,
ve daha çok etkileşime imkân tanıyan
dehlizlerinde sergilemeye cesâret edebilen
insan sayısı azımsanamayacak düzeyde.
İnsanlararası
ilişkiler ve sosyo-psikolojinin alanına giren yönleriyle bugün İnternet
üzerinde resim, yazı, ses ve görüntü paylaşımlarına imkan tanıyan Instagram,
Twitter, Facebook, Periscope gibi bir çok platformda karşılaşılan en ciddi
sorun trol sorunudur ve gelişen teknolojiye rağmen hâlâ önüne geçilememiştir.
Yalnızca
ülkemizde değil, gelişmiş ülkelerde de karşılaşılan en büyük sosyal iletişim
sorunlarının başında gelmektedir trol sorunu. Örnek olması açısından birkaç
örnek vereyim.
Meselâ ABD’de, Huffington Post’ta çıkan bir haberde beyzbol oyuncusu bir baba,
kızının beyzbol bursu kazandığı üniversitenin adını açıkladığında bir çok trol
tarafından cinsel tehditler içeren hakâret mesajları aldığını açıklamıştı. İşin garip tarafı da bu çirkefliği
sergileyenlerin çoğunun, tıpkı kızı gibi değişik üniversitelerin takımlarında
oynayan atletler olmalarıydı.
Durumu
şikâyet eden baba o kişilerin bulunup
ceza almalarını sağlamış, ardından yaptığı açıklamada ise; bu, ‘’klavye ve
monitörlerin ardında büyüyen çocukların gerçek dünyaya ait olan bir dersi
öğrenemediklerini; onun da gerçek dünyada yaptıkları şeylerden sorumlu tutulacaklarını
bilmemeleri’’ olduğunu dile getirmişti.
Yine ABD’de CNN’de çıkan bir haberde; bir bayan sinema
sanatçısının bir basket maçının ardından yazdığı Twitter mesajı üzerine aldığı
küfür ve tehdit dolu mesajlar ve sorumluların dava edilmeleri ele alınıyordu.
Konu hakkında açıklama yapan Twitter CEO’su Costolo ise
bu tür tâciz edici kişilere karşı önlem alma konusunda yetersiz kaldıklarını
itirâf etmişti.