31 Ekim 2007 Çarşamba

BEKİR COŞKUN NE YAPMAK İSTİYOR?

Not: Bu yazı 31 Ekim 2007 tarihli IV. Kuvvet Medya Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Korkulan oluyor. Teröre tepki üzerinden yeni bir tartışma konumuz daha oldu.

Geçenlerde ''Sen de mi Can Dündar!'' başlıklı bir yazı yazmış (IV.KuvvetMedya, 29 Ekim 2007), Dündar'ın (kasten olmasa da) bir hata sonucu; ''Meydanlarda neden türbanlı yok?'' şeklindeki hastalıklı bir yaklaşımı, bilinçsizce sütununa taşımış olmasını eleştirmiştim. Hatta yazısının devam eden bölümlerinde, teröre verilen öfkeli tepkilerin ''nereye yöneleceği meçhul bir öfke bulutu'' olduğu şeklindeki yaklaşımını övmüş; ancak ''türbanlıların'' teröre tepki tartışmalarının içerisine çekilmesinin ''kime patlayacağını bilemeden gezen'' öfkenin kurbanı olabileceğini, asıl bunun ''kardeşliğimize zarar vereceğini'' belirtmiştim.

Birileri teröre tepki gösterilerinin gelip ''türbanlılara'' dayanması fikrini sevmiş ve hatta benimsemiş anlaşılan. Bekir Coşkun da meseleye sahip çıkanlardan oldu. Bugünkü yazısının (Hürriyet, 31 Ekim 2007) başlığı ''Meydanlarda niye türbanlı yok?'' idi Coşkun'un. Sağolsun 4.Kuvvet Medya hızlı davranmış ve ellerinde evlatlarının resimleri, yüzlerinde ise (belli ki) PKK'ya öfke duyan bir ifade ile meydanlara karışmış ''türbanlı'' şehit analarının, akranlarının resimlerini yayınlamış. İyi de etmiş.

Artık yeni bir tartışmamız daha oldu gibi görünüyor. Can Dündar'ın kendisinin de ürktüğü ''öfke dolu korku bulutu'' istenmeyen yerlere yöneliyor. Şanslı isek, çise ile kurtuluruz. Değil isek; fitne tacirleri yeni fırtınalar estirmeyi, gündemi öfkelerinin ve hırslarının selleri ile boğmayı başarırlar. Dündar; gazeteci bir abisinin eşinin telefona atlaması neticesinde konunun tarafı olmuştu. Coşkun ise, bir okurunun elektronik posta mesajını bahane ederek mevzuya balıklama daldı. Meğer kendisi de görmemiş türbanlıları meydanlarda. Hangi tepki mitingine katıldığını da yazsa idi belki katılanlar kendisini bilgilendirebilirlerdi.

Hürriyet Gazetesi son terör eylemlerini bahane ederek ve bu eylemlere verilen tepkileri çığırından çıkarmaya çalışarak ne yapmaya çalışıyor anlamak güç. Yapılan yayınlar halkı galeyana getirmeye, onların duygusal hassasiyetlerini istismar etmeye dönük. Doğan Grubu, bulanık sularda gene neler avlamaya çalışıyor belli değil! Bu son, ''türbanlılar nerede?'' tartışmasını bile ''terörün nedeni AKP'' noktasına getirmeye çalıştıkları belli. Coşkun, mezkur yazısında açıkça bunu yapmaya çalışıyor. Son bir kaç haftadır başka ''ulusalcı'' çevreler de meseleyi bu noktaya çekmeye çalışıyorlardı. Seçim öncesi dönemde tertip edilen ''Cumhuriyet Mitinglerini'' nasıl istismar etmeye çalıştılarsa, şimdi de ''Teröre Tepki'' eylemlerini istismar etmeye çalışıyor aynı kesimler. Bu da ellerinde kalacak ama.

Bakın neler diyor Coşkun yazısında: ''Kişiliksiz-sinik-bağımlı dış politikalara canı sıkılıyordur elbette insanların. Bu yüzden meydanlardaki kalabalıklar AKP ve yandaşlarını rahatsız ediyordur. Ve meydanlarda onlar yoklar. Terörün bu hale gelmesinin sorumlusudur iktidar.'' Dikkat ederseniz, hızını alamamış Coşkun ve sadece AKP'yi değil AKP yandaşlarını da teröre tepki vermemekle ve teröre tepki veren insan kalabalıklarından rahatsız olmakla suçlamış. Birileri AKP'nin yaklaşık olarak yüzde elli oy aldığını, o meydanlardaki her iki kişiden birisinin AKP'ye oy vermiş olma ihtimalinin çok yüksek olabileceğini hatırlatmalı Coşkun'a. İddia ediyorum, zaten çok değil bir kaç hafta içerisinde böyle bir anket çalışması mutlaka yapılır ve durum anlaşılır.

Coşkun'un hatırlaması gereken bir gerçek daha var. Halihazırda ülke sınırlarımız içerisinde hatta Kuzey Irak topraklarında PKK'ya karşı fiziksel eylemler yapılıyor. Daha dün 15 terörist öldürüldü. Ordumuza bu emri ''meydanlarda yoklar'' diye suçladığı hükümet yetkilileri veriyorlar. Konuyu hamasi bir öfkenin kurbanı olmadan, devletlerarası politikaların ve akl-ı selimin gerektirdiği şekilde çözmeye çalışıyor hükümet yetkililerimiz. Komutanlarımız da bu üsluba destek veriyorlar. İyi de yapıyorlar. Konuyu ''vuralım, kıralım'' noktasında ele alanlar maalesef Hürriyet Grubu, onun birtakım yazarları ve ulusalcı çevreler. Nihayet, asıl amaçlarının üzüm yemek (şehit yakınlarını desteklemek) olmayıp, bağcıyı (hükümeti) dövmek olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bu son, ''türbanlılar nerede?'' tartışması da bunun açık bir göstergesi.

Yazısında; ''kimse 5-6 yıl öncesine kadar tükenip-bitmiş PKK’nın niye toparlanıp güçlendiğini sormuyor'' şeklinde bir serzenişi de var Coşkun'un (tabi bunun sorumlusu da AKP ona göre). Bu noktada da yanılıyor kendisi. Asıl ben şu soruyu sormak istiyorum kendisine: Siz, PKK'nın ''5-6 yıl öncesine kadar tükenip-bitmiş'' olduğunu nereden çıkardınız? Bu halk hiç bir zaman, PKK'nın bittiği şeklinde bir rehavete kapılmadı ki. Hem ordumuz, hem hükümetlerimiz, hem de halkımız bu konuda her zaman temkimli oldular. Hürriyet bunu farkedememiş anlaşılan. Son kaybettiğimiz şehitlerimiz üzerinden bu kadar telaşa kapılmalarının ve basalım, girelim demelerinin nedeni bu şaşkınlık olsa gerek.

PKK'nın kimlerden destek gördüğünü, neden bitirilmek istenmeyeceğini hep biliyordu bu halk. Öcalan yakalandığında bile böyleydi bu. Ama ne yazık ki, Öcalan yakalandığında onu as(a)mayanlar bile, hala neden yaşadığının hesabını bu yeni AKP hükümetinden sormaya kalktılar. Benzer bir yanlış (eksik) hesap sorma işlemini Coşkun da yinelemiş sütununda. Ele geçirilmiş PKK’lıların cezaevlerinden AKP döneminde salındığını, ''şimdi askere silah sıkanların çoğunun içerden çıkanlar olduğunu'' sorguluyor. Kendisine, böyle bir istatistiği nasıl yaptığını sormakla vakit kaybetmeyeceğim; ancak daha önceki hükümetler dönemlerinde, özellikle Rahşan Hanım'ın etkisi ile affedilen PKK'lıları... eski Cumhurbaşkanımız zamanında affedilmiş kişileri ve bunların bir kısmının sonraki eylemlerde tekrar nasıl yakalandıklarını... kendisine hatırlatmak isterim.

Herkesin merak ettiği bir soru var. Son yirmi senedir 30.000'nin üzerinde vatan evladımızı, masum insanımızı teröre kurban verdik. Arşivler ortada. Hürriyet Gazetesi meseleye hiçbir zaman böyle ''kampanya'' tarzında tepki vermedi. Halkımız şimdi neden meydanlara dökülmek ve galeyana getirilmek isteniyor? Şimdiye kadar neden böyle hassas; toplu tepkilerin teşvikçisi olmadınız? Neden şimdi? Neden bu şekilde? ve terörün bu noktaya gelmesinden neden Hükümeti ve ona oy veren ''yandaşlarını'' sorumlu tutuyor sunuz?

Hem sahi! siz hangi meydanda bulun muştunuz? 31 Ekim 2007