4 Haziran 2010 Cuma

TODA İSRAİL

Bu yazı 6 Haziran 2010 tarihli IV. Kuvvet Medya Gazetesinde yayınlanmıştır.

İsrail'in, Gazze'ye yardım ulaştırmak maksadıyla yola çıkan yardım gemilerine yaptığı saldırı dünya çapında çok geniş kesimlerin tepkisini çekti. Endişe ile karışık duygularla, ''saldırmasa iyi olurdu!'' şeklindeki ''light'' tepkilerden tutunda; ''yeter artık!'', ''hadlerini bildirelim!'', hatta ''savaş açalım!'' derecesine kadar varan bir tepkiler yelpazesi izledik kısa bir zaman dilimi içerisinde. Bu hislerden çok farklı ve gayet sükunetli bir haleti ruhiye içerisinde ben de, İbranice teşekkürler anlamına gelen 'toda' kelimesi ile birlikte 'Toda İsrail!' diyerek duygularımı paylaşmak istedim sizlerle.

Neden mi bu başlığı seçtim? Arz edeyim:

Teşekkürler İsrail...

Bir avuç sivil insanın, en üstün nitelikli komandolara ve en modernize donanıma sahip olduğunu düşünen bir orduyu sadece su sıkarak yenebildiğini gösterdiğin, savaşın silahla değil azimle, sabırla ve bazen şehit vererek kazanıldığını gösterdiğin için...

Türkiye'nin seni rahatsız eden barışcıl politikalarını ve dünya nezdinde ve Araplar arasında artan itibarını, gemideki sivil insanları öldürerek 'çizebilirim' diye düşünecek zavallılıklara, acziyetlere düştüğün için...

Gemiyi uluslararası sularda basmanın ne kadar ahmakça olduğunu düşünemediğin için...

Uçaktan atlamayı bile beremeyip güverteye düşen kendi komando askerini tedavi etmeye çalışan insanların üzerine mermiler sıkarak insanlık dereceni gösterdiğin ve kendi kuyunu kendin kazdığın için...

Sadece PKK terörüne değil, İsrail'in ''devlet terörüne'' de şehit vermemizi sağladın... Artık PKK ile birlikte terazinin diğer tarafını doldurduğun için... Evlerimize Güneydoğu'dan şehitler gelirdi. İlk defa olarak evlerimize İsrail'den de şehit cenazeleri gönderdiğin, zulmün kalkması uğruna bazen şehitler vermesi gerektiğini bilen bir millete bir birleşme ve kaynaşma unsuru daha kazandırdığın için...

Saldırıyla eş zamanlı olarak güney sahillerimizde ve ardından diğer şehirlerde PKK terörünün tekrar hortlamasını tetiklediğin, PKK'nın sana nasıl taşeronluk yaptığını bizlere ve Kürt kardeşlerimize gösterdiğin ve böylece bundan sonra PKK üzerine çok daha ısrarla gitmemizi sağlayacağın için... Kürt kardeşlerimiz PKK'nın arkasında Ergenekon çetesinin olduğunu daha yeni öğrenmişti... Onlara yeni birşey daha öğrettiğin için...

Eskiden sadece Filistin'li kanı akıtırdın. Şimdi ise; tüm dünya'ya ait kanları tek bir geminin içinde Filistin'li kanları ile katıştırıp, onları aynı dava etrafında birleştirmeyi kendi ellerinle başardığın için...

Dünyanın şımarık, fütursuz ve kendi başına buyruk yaşayan bir çocuğu olduğunu tekrar ispat ettiğin için...

Yaptığın her fütursuzca ve 'ben yaptım oldu' eksenli hareketinin artık göz ardı edilmeyeceğini sebep olduğun tepki seli ile sağladığın için...

Eskiden olsa; eylemlerin bir çok dünya medyası, hatta hükümeti tarafından görmezden gelinirdi. Sen de bunu bir güç alameti sayar ve yeni eylemlerine bir geçit olarak kullanırdın. Bu son olayın ardından öncelikle CNN'den başlayıp diğer malum medya hatlarında turladım. CNN, klasik; üstü örtülü, sinsi yönlendirmeli haberlerle sana nefes aldırmaya; diğer bazı medya organları da açıktan savunma refleksleri ile sana can simidi atmaya çalışsalarda, aslında dünya medyası bazında da eski popüleritenin kalmadığını gördüm. Türkiye'de ki; eskiden hemen seni açıktan savunma yarışına giren tipler dahi durumun vehametinden dolayı seni açıktan destekleyemez hale gelmişler. Yardım gemileri yola çıktığında bizim bazı medyacılar da acaba kendi aralarında ve kendi amiral gemilerinde; hele bir iki sıkıntı çıksında içinden AKP'ye yüklenecek bir iki malzeme çıkarırız diyorlar mıydı ki? Bunu nereden mi çıkarıyorum: Eski amiral gemisi kaptanının şu sözlerinden: ''İsrail Hükümeti öyle bir şey yaptı ki, artık hiçbirimizin 'Ama' [yani İsrail'i savunmaya çalışacak, U.T.] diyecek ne mecali, ne hali, ne de cesareti kaldı...'' ''Bakın bizleri de ne hale getirdiler [İsrail Hükümetini kastediyor]. 'O gemide niye çocuklar var' diye dahi soramıyoruz'' [burada AKP hükümetine yüklenme niyet ve planını ibraz ediyor] (Hürriyet, 1 Haziran 2010).

Baskının hemen ardından dünya Yahudilerinin tepkilerine dair bir arayış içerisine girdim... Klasik söylemlerin ve fanatikliğin girdabından kurtulamayan bazı grupların klişe tepkileri dışında bir de ne göreyim: Sayıları azımsanmayacak düzeyde bir çok Yahudi, İsrail hükümetini eleştiriyor. Önemli bir Yahudi diaspora merkezi olan Los Angeles şehrinin önde gelen bazı Yahudi kanaat önderlerinin demeçlerini okuyorum: İsrail'in çok kötü bir şekilde yönetildiğinden bahsediyorlar; aralarda 'ama' lı ifadeler kullansa da bazıları... Sonra, kendisi de Yahudi asıllı bir televizyoncu, stand-up'çı olan Jon Stewart da İsrail'i ekranda rezil edenler arasında yerini alıyor; İsrail'in yardım gemisine müdahale mantığını ve argümanlarını 'ti'ye alarak.

Teşekkürler İsrail...

Tek bir Yahudi'nin dahi desteğini kaybetmenin senin için hayati değerde olduğu bir dönemde, önemli bir Yahudi kesimini karşına almayı başardığın için...

İsrail'in hamasi ve beceriksiz bir kaç politikacının ellerine düştüğünü, Yahudi ağızlardan da dünyaya dinlettirdiğin için...

Konuyu meclisinde görüşürken; Arap asıllı olan ve kendi milletinin seçtiği milletvekillerini ''vatan haini'' olarak nitelendirdiğin ve kendi demokrasinin ayağına kendin kurşun sıkarak tüm dünyaya Ortadoğu'da nasıl bir ''tek demokrasi'' olduğunu bu şekilde ispat ettiğin için...

Bu da yetmez! New York'lu bazı Yahudi grupları sokaklara döküp; onların, ellerinde Türk bayrakları ile İsrail'i protesto etmelerini sağladığın ve bizlere bir ilki yaşattığın için...

Yahudiler arasında aslında sanıldığı gibi yek vücut bir dayanışma olmadığını cümle aleme gösterdiğin için...

Arkandaki güçlü medya desteğine ve zengin şirketlere rağmen; bir avuç masum sivilin, yaşlının, kadının hatta çocuğun PR (halkla ilişkiler) başarısı karşısında eriyebildiğini ispatladığın için...

Teşekkürler İsrail...

Milyonlarca dolar harcasak yapamayacağımız PR çalışmasının bereketini ve getirisini beceriksiz ve öfkesinin kurbanı olmuş bir kaç yöneticin sayesinde bize tepside ikram ettiğin için...

Yine bu duygularla Davos'a gelmiş olan lideriniz, Başbakanımıza ''One Minute'' dedirttiği için. Bizler 20 sene uğraşsak diğer İslam ülkeleri hatta diğer milletlerden bir çok insanın nezdinde bir günde bu kadar popüler hale gelemezdik.

Bu iki kelimelik ifadenin tezahürlerinin; son saldırı ardından Hükümetin gerçekleştirdiği, diğer dünya ülkeleri nezdindeki girişimlerin ve yapılan okkalı ve güzel düşünülmüş demeçlerin arttırdığı öz güvenimizi Fenerbahçe 10 kere üst üste UEFA şampiyonu olsa gene de kazanamazdık.

Olaya tepki olsun diye 15,000 İsrail vatandaşı Türkiye'ye gezilerini iptal edecek demişşin. Şimdi bizim hükümet akıllı davransa ve her gün Türk dizileri izleyen Araplara yayın arasında; İsrail'liler turizmden para kazanmayalım diye vatandaşlarını göndermiyor dedirtse... ertesi yıl 150,000 Arap Türkiye'ye gelmez mi? Gelirse gene teşekkürler İsrail...

Teşekkürler İsrail...

Tüm bu davranışlarınla ve zulmü andıran uygulamalarınla kendine ''Hitler'in çocukları'' dedirttiğin için... Eski'nin mazlum ve mağdurunun nasıl yeninin zalim ve mağruru haline gelebildiğini tarihin ibret levhalarına yazdığın için...

Kurşunlarla yere serdiğin yaralı, masum sivillerin göğüsleri üzerine komandalarına ayak bastırtıp; sonra da güya hakaret etsinler, öç alsınlar mantığı ile ''one minute'' dedirttiğin için... (Gemide bulunan Yenişafak yazarı Hakan Albayrak'ın aktarımı) ve böyle davranarak aslında Erdoğan'ın ''one minute''ının sinende ne kadar derin bir yara açtığını; seni sinirden kudurttuğunu; ne kadar etkili bir Osmanlı tokadı yemiş olduğunu acizlik kokan bir tavırla ima ettiğin için...

Sivillere karşı silahındaki bir kurşunla dahi güvenilemeyecek bir İsrail'in, barınaklarındaki atom bombaları ile hiç güvenilemeyeceğini dünyaya gösterdiğin ve Türkiye'nin bu konudaki uyarılarının haklılığını ispata yardım ettiğin için...

Eski Mısır'da sana zulmeden Firavun; kibrinin, gururunun ve öfkesinin kurbanı iken bir Musa gerekti seni onun pençesinden kurtarmak için. Yukarıda hatlarını çizdiğim davranışlarınla şimdi sen; kendinin Firavun, Mavi Marmara'nın ise Musa olduğunu tespit ettirdin gören gözlere, düşünen beyinlere ve hisseden kalplere.

Yazımı Yahudi halkı adına bir temenni ile bitiriyorum. Umarım sizler; ülkenizi ve soydaşlarınızı yukarıda resmettiğim şekildeki bir ülke ve onun vatandaşları haline sokmayı başaran, basiretsiz ve beceriksiz; ama bir o kadarda öfke dolu, hınç dolu, düşmanlık dolu, faşist liderlerinizden kurtulursunuz. Demokratik bir ülkesiniz! Önünüzdeki ilk seçimde yapacağınız tercih kendi kaderinizi kendinizin tayin edeceği önemli bir dönüm noktası olacaktır. Unutmayın! Yahudileri yeni saldırıların ve nefretlerin pençesinden kurtarmak istiyorsanız, kendinizi öncelikle Netanyahu gibi, Lieberman gibi liderlerin fikri hastalıklarından ve azgın pençelerinden kurtarın. Dünyanın öfkesinin Yahudiliğinize değil; sinesi öfke dolu basiretsiz liderlerinize olduğunu görün ve gereğini yapın.

Savaşsız ve barış dolu, nefretten uzak bir dünya hayali ile noktalıyorum. Saldırılarda şehit olan masum ve yardımsever vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.