26 Aralık 2014 Cuma

PARALEL RÜYALAR (1)

Bu yazı 24 Aralık 2014 tarihinde FarukArslan.com sitesinde yayınlanmıştır.


Henüz 17-25 Aralıklara çok uzak bir zaman diliminde, kendi halinde ve kendi çapının ancak kaldırabileceği sıkıntılarla meşgul bir gönül rüya iklimine dalar. Göz kapakları kapanıp nazarı rüya alemine uyandığında o çok sevdiği gönül insanını görür yanında. Kendisi ile gönül birliği etmiş bir sürü insan da onlarla beraberdir. Ancak ortam hiç tekin değildir, kasvetli ve pusludur. Anlam veremediği bir telaş ve panik hali vardır dostlarında. Göremediği, anlam veremediği birileri sürekli olarak onları kovalamaktadır. Sevdiği insanları böyle görmeye hiç alışmadığı için müthiş bir sıkıntı ve hafakan hali rüya aleminden akıp kalbini sıkmaktadır. Hele o sevdiği insanın da orada o sıkıntılı hali yaşıyor olduğunu görmek onu iyice sarsmıştır. O, her zaman özgür olmayı seven ruhu ‘bir an evvel vücuduma geri dönsem ve uyansam’ demektedir adeta. Sevdiği o insanlar telaşla bir sağa bir sola koşuşturmaktadırlar… Artık yüreği iyice sıkışmış bir vaziyette, gözleri hep o sevdiği insanın üzerindedir.

İşte ne olursa o anda olur! Herkesin panik içerisinde etrafa savrulduğu bir hengamede… o kaçışan insanlar hiç beklemedikleri bir anda aniden muzaffer olurlar. Bir saniye önce seyrettiği telaşlı yüzler kaybolmuş, yerini zafer naraları atan sevinçli yüzler almıştır. Ama o hiç rahat değildir. Sanki sonsuzluktan gelen bir ilham akmıştır içine. Görmediği, tanımadığı halde az önce kendilerini kovuşturan insanların ahir zaman akıbetleri bir acı olup saplanmıştır kalbine. Arkadaşları ile birlikte sevinecek mecali kalmamıştır. Bir kaldırım taşına oturur ve hüngür hüngür ağlamaya başlar. Dilinden ise şu cümleler dökülmektedir: ‘’Değer miydi? Bunca şey (dünyalık) için (kaybedeceğiniz ve ahiretinizi mahvedeceğiniz) belli olduğu halde değer miydi?’’

Artık uyanmıştır! Ancak rüyasında o kadar ağlamıştır ki, onun hasıl ettiği yorgunluk ve üzüntüyü günlerce üzerinden atamayacaktır… Kafasında ise hep bir düşünce: Kimdi bu kendilerini kovuşturan; sonra kaybeden ve ahiretini mahveden insanlar… kimlerin akıbetine çok üzülmüş ve ağlamıştı bu kadar ve neydi bu mücadele….

Aradan aylar geçmiş, takvimler sıcak Ağustos günlerini göstermeye başlamıştır. Rüyasında tekrar özgürce uçmaktadır. Hayatında hiç lüks bir konak görmüş müdür bilemez; ancak kendisini malikane gibi bir evin içerisinde; şık giyimli, monşer tipli üç adamın yanında bulur. Yukarıdan onları izlemekte ve konuşmalarını dinlemektedir. Uzunca bir konuşmanın ardından içlerinden lider tipli olanı konuşmaya son noktayı koyar. Devrin hükümetini kastederek; onlara büyü yapmaları gerektiğini ve bunun içinse bir evin içinde üç adet inek kesilmesi gerektiğini söyler. Ama nedense bu işi yapabilecek kişinin yurt dışından getirilmesi elzemdir. Adam, bu işi bana bırakın der gibi bir eda ile yerinden kalkar ve yola koyulur. O da boş durmaz tabi! Bu kişiyi takip eder. Kendi evine gider adam ve içeri girer. O da peşinden gider. Merakı artmıştır, cesareti ise tamdır. Evin kapısına doğru ilerler. Bir anda kapı açılır! Siyah kapşonlu bir pelerin giymiş ve kapşonu kafasına geçirmiş gizemli bir adam karşılar kendisini kapıda. Yurt dışından getirilen adamla yüz yüze gelmiştir bir anda. Adam onu kendilerinden sanar. Farsça bir ifade ile selamlar kendisini ve elini uzatır; o da karşılık verir ve elini uzatır adama. Adam tokalaşırken özel bir dokunuş yapar baş parmağı ile onun baş parmağı üzerine; bir şifre, bir paroladır sanki bu dokunuş. Bozuntuya vermez; aynı şekilde tokalaşır adamla ve içeri girer. Merakı artmıştır artık! Odanın içine kayar bakışları. Bir ineğin kesilmiş olduğunu görür. Odanın her yeri kan revan içerisindedir. O şekilde uyanır!

Artık uyumak imkansızdır onun için. Zihni şaşkınlık seline maruz kalmış, fikirler zihin duvarlarına çarpıp durmaktadır. Herkesin uyuduğu bir zaman diliminde o, gözünü tavana dikmiş bir vaziyette düşünmekte, gördüğü rüyaya bir anlam vermeye çalışmaktadır. Neler olmaktadır! Derken bir süre önce gördüğü; o hallerine ağladığı insanlar gelir aklına ve sayıklar: Acaba neler olacaktır ve zaman nelere gebedir?

(devam edecek…)